1950'den sonra yeni planlarını ortaya koyan Çin devleti, Soğuk Savaş'a rağmen bu planlarını sürdürdü. 1978 yılında dünyaya açılmaya başlayan Çin, uyguladığı ekonomik politikalarla yoksul bir ülkeden dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumuna yükseldi. Daha sonra 'Bir Kuşak Bir Yol Projesi' ile dünya üzerindeki etkisini artıran Çin, sınırlarını aşmış durumda. Ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu ile askeri faaliyetlerini ilerleten Çin, diğer yandan ülkelerle ekonomik iş birliğini artırmaktadır. Kuzey Kutbu, Akdeniz, Avrupa ve Afrika ile ikili ilişkilerini artıran Çin, özellikle Afrika bölgesine yöneliyordu. Afrika'daki kamu diplomasisi ile hegemonyasını artıran Çin, kurduğu enstitülerle sosyal etkinliğini bölge halkına aktarmaktadır. Demiryolu sistemi ve ekonomik yatırımlar Çin'in Avrupa ülkelerinin önüne geçmesini sağladı. Böylece Çin, bölgede ekonomik hegemonyasını kurmuş oldu. Çin'in bu bölgede olmasının en önemli nedeni artan enerji ihtiyacıdır. Artan endüstriyel faaliyetler küresel arenada enerji kıtlığına neden oluyor ve Çin bu enerji ihtiyacı için Afrika ülkeleriyle iş birliğini artırmaktadır. Bu nedenle, Çin'in Afrika politikaları, gelecekteki küresel hegemonya yarışı için çok önemlidir. Bu çalışmada, Çin'in Afrika ülkeleri üzerindeki hegemonyasının ekonomik faktörlerini bağımlılık teorisi üzerinden inceleyeceğiz.
China, Africa, Hegemony, Economy, Energy, Theory of Interdependence, Mearsheimer