Bu çalışmada İkinci Dünya Savaşı sonrası olumlu yönde ilerleyen Türk Amerikan müttefiklik ilişkilerinde ilk büyük kırılmayı ortaya çıkartan ve büyük zarar veren Kıbrıs’ta başlayan olayları ve tarihe “Johnson mektubu” olarak geçen mebtuplaşma olayı sonrası Türkiye’de değişen Amerikan algısının incelenmesi amaçlanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden hemen sonra baş gösteren Sovyetler Birliği tehlikesini bertaraf etmek için batı bloku safında yer almak için uğraşan ve Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğine ihtiyaç duyan Türkiye, NATO’ya katıldıktan sonra müttefiklik şartları gereği ortaklarının istediği yönde dış politikasını bağımlılık esasına göre tek taraflı olarak şekillendirmişti. Ancak Kıbrıs’ta başlayan olaylar Türkiye için gerçekle yüzleşme mecburiyetini doğurur. Adanın stratejik önemi ve adada yaşayan azımsanamayacak sayıdaki Türk nüfusunun geleceği için Kıbrıs’la ilgilenmek zorunda kalan Türkiye, adadaki Yunanistan yanlısı Rum yöneticilerin asimilasyon politikalarını engellemek için uluslararası hukuktan doğan meşru hakkını kullanarak adaya yönelik askeri müdahalede bulunmak ister. Müdahele girişimi Türk-Amerikan ilişkilerinde büyük bir kırılmaya neden olur. Başkan Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye’nin adaya yönelik olası bir askeri müdahalesini engellemek amacıyla kaleme aldığı mektup, Türk devlet yönetiminde büyük bir şok etkisi yaratır. Hem haklı olduğu bir konuda ve garantörlük anlaşması gereği adada artan şiddeti bitirmek için kullanmak istediği bir yetkinin dost telakki ettiği müttefiklerince karşı çıkılması hem de NATO şemsiyesi altında olmasına rağmen Sovyetler Birliği’nin herhangi bir saldırı girişiminde bulunması halinde müttefiklerinin yardım etmeyeceği ve yalnız kalacağının açıkça belirtilmesi, Türk dış politikasının tek bir eksen altında oluşturmanın hata olduğu gerçeğini Türkiye’ye göstermesi bakımından önemlidir. Johnson mektubuna kadar hükümetler nezdinde dostça ve müttefiklik ilişkisi içerisinde gittiği düşünülen ilişkiler artık büyük bir güven bunalımı yaşamakta, Kıbrıs’a yönelik müdahaleyi önlediği düşünüldüğü için de halk nezdinde ABD sempatisini geri döndürülemeyecek şekilde yok etmiştir. Bu çalışmada yazılı olan birincil kaynakların yanında ulusal basında yer alan haberler de taranarak döküman analizi yöntemi kullanılmıştır.
Kıbrıs, Türk dış politikası, Amerika Birleşik Devletleri.