Abstract


ENTELEKTÜELİN TOPLUMSAL ve SİYASAL İŞLEVİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Tarihin çeşitli kademelerinde her toplumda “entelektüel/aydın” kimliğiyle öne çıkan kişiler olmuştur. Entelektüelin toplumsal ve siyasal bir aktör olarak ortaya çıkışına ve bu çerçevedeki rolüne dair farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, Batı’da modern toplumun bir ürünü olduğuna dair bir fikir birliği de bulunmaktadır. Nitekim Rönesans’ın etkisiyle, Batı’da meydana gelen yeni koşullar, kilisenin otoritesine karşı meydan okuyan yeni bir insan tipini ortaya çıkarmıştır. Modern entelektüelin ilk örnekleri olan bu yeni tip kilisenin 15. yüzyıldan itibaren yaygınlaştırmaya çalıştığı ideolojiyle mücadele etmiştir. Bu bağlamda entelektüel kişinin aklı, mantığı ve zekâsı ön plana çıkmıştır. Aydınlanma düşüncesi entelektüelin düşünce sistemini belirleyen önemli bir unsur olmuş, araştırılamayan, sorgulanamayan, eleştiri süzgecinden geçirilmeyen hiçbir şeyin kabul edilemeyeceği kabul görmüştür. 19. yüzyıldan itibaren modern entelektüelin eleştirel kimliği stratejik ve değerli bir unsur olmuştur. Bununla birlikte entelektüel toplumsal, tarihsel, siyasal ve bilimsel gelişmelere koşut olarak bir değişim geçirmiş ve onun toplumsal – siyasal işlevinin nasıl olması gerektiğine ilişkin çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Bu çalışmada entelektüel kavramı, entelektüelin özellikleri, geçirmiş olduğu dönüşüm ve toplumsal siyasal işlevleri üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Böyle bir değerlendirme yapılırken hem “modern” hem de “modernleşmekte” olan toplumlarda nasıl bir entelektüel resmi çizildiği tartışılmıştır. Sonuçta “entelektüel” kişinin özelliklerinin normatif anlamda nasıl olması gerektiğine dair birtakım çıkarımlarda bulunulmuştur.

Keywords
Modernizm , modernleşme ve entelektüel



References